Süper Ay, bir yıl önce gezegenin düzenini tamamen alt üst eden bir olayın tetikleyicisi olmuştu. O gece, kimsenin bilmediği bir genetik sır açığa çıktı: Ay ışığına maruz kalan herkes, geçici de olsa vahşi birer kurt adama dönüştü. Kontrolsüz bir şiddet dalgası dünyayı kasıp kavururken, kaos ve kargaşa yaklaşık bir milyar insanın hayatını aldı. Medeniyet, bu doğaüstü dönüşüm karşısında neredeyse diz çökmüştü.
Aradan geçen bir yıl boyunca dünya bu travmatik olayın etkileriyle başa çıkmaya çalıştı. Bilim insanları, genetik mekanizmayı çözmeye çalışırken, hükümetler bu tür olayların yeniden yaşanmasını önlemek için hazırlıklarını sürdürdü. Ancak beklenen gün geldi ve Süper Ay bir kez daha gökyüzünde belirdi. İnsanlık, kaderinin yeniden yazılacağı bu geceye hazırlanırken, hayatta kalanlar için iki seçenek vardı: Ya gizlenip bu geceyi atlatacaklardı ya da kaderlerine boyun eğeceklerdi.
Bazıları, bu dönüşümün bir lanet değil, yeni bir evrim basamağı olduğuna inanıyordu. Kimi insanlar bu gücü kabullenirken, diğerleri kurt adamların potansiyel tehditlerini durdurmak için savaşmayı seçti. Ancak bu kez, Süper Ay’ın yalnızca fiziksel bir dönüşüm değil, aynı zamanda insanlığın kendi içindeki vahşilik ve dayanıklılık arasındaki savaşın bir yansıması olduğu daha net bir şekilde ortaya çıktı.
Bu gece, sadece hayatta kalmanın değil, insan olmanın anlamını sorgulamanın gecesi olacaktı. Süper Ay yükseldiğinde, dünyayı değiştiren güçler bir kez daha serbest kalacak ve insanlık kendi gölgesiyle yeniden yüzleşecekti.