eni Roma Şehri, değişen zamanların ve toplumsal sistemin sorunlarıyla yüzleşen bir distopya hikayesidir. Cesar Catilina, dahi bir sanatçı olarak, eski Roma'nın karanlık yönlerinden kurtulup idealist ve ütopik bir gelecek kurma hayali taşır. Ancak bu hayali gerçekleştirmek için karşısında bitmek bilmeyen hırsları ve çıkarlarıyla tanınan Belediye Başkanı Franklyn Cicero vardır. Başkan, gücünü pekiştirmek adına kişisel çıkarlarını şehre dayatırken, kızı Julia Cicero ise iki zıt düşünce arasında kalır. Julia, babasının siyasi çıkarlarını savunmakla, Cesar’a duyduğu sevgi ve onun toplumu dönüştürme idealine olan inancı arasında bir seçim yapmak zorunda kalır.
Bu ikili çatışma, hem kişisel sadakat hem de toplumsal değişim üzerine derin bir sorgulama yaratır. Julia’nın seçim yaparken insanlık için hangi geleceğin daha doğru olduğuna karar vermesi, hikayeyi çarpıcı hale getiren unsurlardan biridir. Gelecek üzerine yapılan bu sorgulama, halkın ve bireylerin değerlerine dair güçlü bir eleştiri sunar.