Hannas 2

Ali ve Jale, ailelerinin ilişkilerine onay vermemesi üzerine şehirden kaçarak bir tanıdıklarının kırsaldaki eski evine sığınır. Terkedilmiş bir izlenim veren bu ev, ilk başta huzurlu bir saklanma yeri gibi görünse de kısa sürede tuhaf olaylar yaşanmaya başlar. Geceleyin evde kendiliğinden kapanan kapılar, boğuk fısıltılar ve koridorlardan gelen ayak sesleri Ali ve Jale’yi huzursuz eder. Jale, sık sık aynalarda belirsiz gölgeler gördüğünü söylerken, Ali de rüyalarında sürekli aynı kadını gördüğünü fark eder. Bu kadın, Ali’nin tanıdık gelen ama bir türlü hatırlayamadığı bir yüzle her gece ona seslenmektedir. Evi araştırmaya başlayan çift, duvarlara kazınmış eski semboller ve gizlenmiş bir günlük bulur. Günlük, evde daha önce yaşayan bir kadının trajik hikayesini anlatmaktadır. Kadın, köy halkı tarafından "lanetli" ilan edilmiş ve acı dolu bir şekilde ölmüştür. Onun ruhunun hâlâ evde dolaştığına dair köyde anlatılan efsaneler, Jale ve Ali’nin yaşadıklarıyla örtüşmeye başlar. Olaylar giderek daha ürkütücü bir hal alır. Eşyalar yer değiştirir, Jale’nin üzerindeki giysilerde anlamını bilmediği semboller belirmeye başlar. Ali, kendisini rüyalarına giren kadının kontrolü altına alındığını hisseder ve zaman zaman garip davranışlar sergiler. Çift, bu lanetten kurtulmak için evin geçmişindeki sırları çözmek zorunda kalır. Bir köy büyücüsünden yardım istemeye karar veren çift, bu büyücünün rehberliğinde evde bir ritüel gerçekleştirir. Ritüel sırasında hem fiziksel hem de manevi bir mücadeleye giren Ali ve Jale, sonunda ruhu huzura kavuşturmayı başarır. Ancak yaşadıkları bu travma, onları bir daha hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı bir hayata sürükler. Evden ayrılırlar, ancak geride bıraktıkları anılar peşlerini hiç bırakmaz.