Büyük Kral Odysseus, Truva Savaşı'nın ardından on yıllar süren çileli bir yolculuktan sonra nihayet evine dönmeyi başarmıştır. Ancak İthaka'ya adım attığında, bıraktığı dünyayı tamamen değişmiş bulur. Eşi Penelope, kendi sarayında bir mahkum gibidir; krallığı ele geçirmek isteyen açgözlü talipler tarafından sürekli kuşatma altındadır. Oğulları Telemakhos ise bu hırslı taliplerin hedefindedir ve genç yaşına rağmen ölümle burun buruna bir mücadele vermektedir.
Odysseus da dönüş yolculuğunun ve savaşın izlerini taşır. Yılların getirdiği yorgunluk ve acılar, bir zamanlar efsaneleşmiş olan savaşçının bedeninde ve ruhunda derin yaralar bırakmıştır. Artık ne gençliğindeki gücü ne de kaygısız cesareti vardır. Ancak karşı karşıya olduğu bu tehditler, onun yeniden liderlik ve mücadele ruhunu ortaya çıkarmasını gerektirir.
Kaybettiği onca şeyin ardından, Odysseus sadece ailesini ve krallığını değil, aynı zamanda onurunu ve inancını da geri kazanmak zorundadır. Bu dönüş, sadece bir kralın değil, aynı zamanda bir insanın kendini yeniden bulma hikayesidir. Odysseus, hem eski düşmanlarına hem de yeni tehditlere karşı zekası, sabrı ve tükenmek bilmeyen iradesiyle son bir destan yazacaktır.